LOGOTERAPİ NEDİR?
Logoterapi Viktor E. Frankl tarafından geliştirilmiş bir kuramdır. Logoterapi ; anlam yoluyla terapi anlamına gelmekte ve danışanın yaşamında var olan gizli anlamların , ifadelerin farkına varmasına yardımcı olmayı hedefler. Genel anlamda ise birey merkezli bir yaklaşım olarak ele alınmaktadır. Sigmund Freud’un ortaya koymuş olduğu psikanaliz ve Adler’in ortaya koyduğu bireysel psikoloji tanımları Viktor Frankl için yeterli gelmemiştir. Bunun üzerine Viktor Frankl; yaptığı çalışmalarla psikolojik durumların genel yapısını ele almış, terapi sürecinde hedef oluşturma süreci üzerine çalışmış ve bunları yaparken ise terapinin odağına insan görüşünü koymuştur. Logoterapi sürecinde Viktor Frankl, insanın bulmaya çalıştığı anlamsızlıkla baş etmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Logoterapi Nasıl Ortaya Çıktı?
Frankl’ın nazi kampında esir kaldığında bu düşünceyi oluşturduğu ifade edilir. Aslında Logoterapi ’nin temelleri 1920’li yıllarda atılmıştır. Bu model insanlara ve hayata karşı olması gereken bakış açısını iki varsayım üzerinde ele alır. Bunlardan biri; insanların ruhsal varlıklar olduğu düşüncesidir. Diğer ise hayatın zorluklarının insan gelişimi için duygusal ve psikolojik yönden bir basamak görevi yaptığıdır. Böylece insan yaşam içerisinde karşılaştığı zorluklar sayesinde daha da güçlenir. Bu temel varsayımdan yola çıkarak insanın beden, akıl ve ruh üçlüsünden oluştuğu söylenir. Maneviyatın ise buradaki temel yön olduğunu vurgulamaktadır. Bu üçlünün en dibinde ruhun yer aldığını, akıl ve bedeni kontrol eden asıl yapının ruh olduğu ifade edilmiştir. Ruhun bu hakimiyetinin kişide potansiyelini daha fazla kullanmasına yardım eder. Duyguları ortaya çıktığında en uygun tercihi yapmasına yardım eder. Hayatta anlamlı hedefler belirleyerek kendini gerçekleştirme sürecine daha fazla yaklaşır.
Logoterapi Ne Demek
Psikanalizin “hayattaki birincil hedef hazdır” düşüncesine ve bireysel terapinin “insanı güçlendiren en temel unsur güçsüzlüktür” düşüncesine Logoterapi kısmen katılsa dahi hayatta var olan anlam arayışının insanları daha da harekete geçirdiğini ifade etmiştir. Bu açıdan anlam arayışı insanı daha fazla motive etmektedir. Logoterapi ’nin Freud ve Adler’in karşısında durduğu bir diğer nokta ise; Freud’un ve Adler’in geçmiş yaşam öykülerine daha fazla durmasına karşın Logoterapi ’nin ise geleceğe ve anlam arayışına odaklanmasıdır.
Viktor Frankl; diğer geleneksel psikoterapi yöntemlerinin kişilerin yaşamında önemli bir yeri olduğunu ve kişilik bozuklukların tedavisinde etkili olduğunu kabul etmektedir. Fakat tüm bu katkıya rağmen bu tür geleneksel yaklaşımların insanın anlam arayışına çare olmadığını ifade etmiştir.
Bu görüşlerden yola çıkarak Frankl ortaya çıkan her türlü nevrozun altında insanın anlam arayışı ihtiyacının yattığını ifade etmektedir. Eğer ki kişi anlam bulursa, var olan boşluğu da anlamlandırmış olacaktır. Böylece bulduğu anlamın kendisini de iyileştireceğini ifade etmektedir.
Hayatın Anlamı Nedir?
Neden buradayım, ben kimim, yaşamak ne içindir? Yaşamımı nasıl anlamlı kılabilirim, niye varım, amacım nedir soruları gün içerisinde bazen aklınıza gelir. Logoterapi buraya odaklanır. Bu tür sorulara verilecek her türlü cevap aslında bir varoluşsal ihtiyaçtır. Bu noktada kişinin yaşam akışı bulacağı anlamı etkilemektedir. Hayatındaki değişiklikler, yakın hedefler, uzak hedefler, hayatındaki diğer özel durumlar kişinin bulacağı anlamı da şekillendirmektedir. Günümüz dünyasında kişinin yaşamındaki anlamı aramasına yönelik bir alan bırakılmamıştır. Bu yüzden mutsuzluk düzeyinin yükseldiği de ifade edilir. İnsanı çok yüksek değerlendirilen bu algı aynı zamanda insanı çok küçük görmenin de riskli olduğunu ifade eder. Bu aşamada kişinin hayata dair bir anlam arayışı içerisinde olması gerektiğini, eğer ki ideal ve amaç yoksa kişinin yaşamının da krize döneceğini ifade etmektedir. Bu yüzden her bireyin yaşamda bulacağı anlam da farklıdır.
Logoterapi Teknikleri Nelerdir?
Logoterapi teknikleri ; paradoksal niyet, düşünce odağını değiştirme ve sokratik diyalogtur. Sokratik diyalog daha sonra geliştirilmiş bir tekniktir. Bu üç temel teknik tutumların yeniden biçimlendirilmesine yardım eder. Psikojenik bozuklukların altında kaygı ve fobiler, cinsel işlev bozuklukları yer alır. Bu tür durumlarda paradoksal niyet ve düşünce odağını değiştirme tekniği uygularız. Böylece kişi içinde var olan duruma yönelik bir iç görü geliştirir. Diğer yandan Somatojenik bozuklukar yani psikoz, demans ve alzheimer ile ilgili biyolojik durumlar da kişiyi olumsuz etkiler. Buralarda ise tutumların yeniden biçimlendirilmesi tekniği kullnılır. Tepkisel bozuluklar ise bağımlılık ve anoreksiya olarak ele alınır. Burada da tutumların yeniden biçimlendirilmesi tekniğini uygularız.